19 Mayıs, 2018

Kardeş o...



Saltanatı uzun sürmedi. Beş yıl nasıl da güzel geçmişti oysa. Anne-babasının göz bebeği, ailenin ilk göz ağrısıydı. Ne isterse oluyor, canı ne çekerse alınıyordu. "Çok şımartıyorlar" eleştirilerine inat, tüm aile büyükleri onu mutlu etmek, yüzünü güldürmek, kendilerini sevdirmek için adeta yarışıyordu. Alınan oyuncağın, şekerin, çikolatanın hesabı yoktu. Dolabındaki kıyafetlerle üç çocuk daha giydirilebilirdi. Bir yıldız olduğunun farkındaydı. Huysuzluk yapmasına, inattan tepinmesine hiç gerek kalmadan ne isterse önüne seriliyor, parmağıyla gösterdiği her şey alınıyordu. İlk yıllar çok anlamadıysa da ana okula başlayıp da başka çocukları görünce kendisinin ayrıcalıklı olduğunu fark etti. Bütün sevgi, ilgi, dikkat onun üzerineyken, okula gitmesiyle, orada geçen zamanlarda "çocuklardan biri" olduğunu öğrenmesi uzun sürmedi. Acısını akşamları çıkartıyordu tabii. Hayat güzel, o tekti, biricikti. Ta ki o "kardeş" gelene kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder