Bir hikaye yazdım ben. Kolay olmadı. Uzun, çok uzun bir
zamanda, bir sürü ben’in içinden geçerek yazdım bu hikayeyi. Adım adım izledim
kendimi; duygularımı, bedenimi. Ne hissediyorum şu anda, ne söylüyor bedenim,
ne oluyor bana diye düşüne, izleye, not ede ede yazdım.
Önce Su oldum.
Doğmaya, doğurmaya niyet edip hazırlığa başladım. İsteklerim vardı;
inandıklarım, yapacaklarım, planladıklarım. Sakladıklarımı, adanmışlıklarımı
ortaya çıkarmalıydım. Bunlar için hazırlık yapmak gerekliydi ve aslında bu en
önemli evreydi. Kendime alan açıp, içime dönüp, gücümü toplamalıydım. Öyle de
yaptım. Aklımdakilerin yeni fikirlere dönüşmesi için derinleştim, içimdekilerin
ruhuma, bedenime inmesine izin verdim. Bekledim. Kapandım. Uyudum. Kış oldum.
Sonra bahar geldi bana; fikirlerim minik birer fidan oldu,
yeşile döndü. Ağaç oldum o zaman ben.
Kök salmak için hayata, göze aldım büyümeyi. Çok istedim nihayet içimdeki
özlemi dindirmeyi. Yazıyaydı özlemim, ben bu yola girmiştim. Yenilenmeye,
harekete geçmeye, büyük resmi görmeye adım atacaktım.
Cesaretim vardı, hazırdım çok çalışmaya, çabalamaya. Devam
etmek için tek ihtiyacım canlanmaktı. Kendimi açmalı, çırılçıplak soyunmaya
razı olmalıydım. Yazmak en çok bunlar demekti. Ama en çok da burada zorlandım.
İsteğimi kaybetmeden, niyetime ihanet etmeden enerjimi yükseltmeyi
öğrenmeliydim. Oyuna durmalı, harlanıp parlayıp yazıyla akmalıydım. O zaman Ateş oldum, yaz oldum; zirvenin
sıcağında yazdım, yazdım.
Sonra hasat zamanı geldi. Ektiklerimi biçmek, mahsullerimi
toplamak, depolamak zamanı. Hikayelerim şekillenip netleşirken kendimi de
bildim, besledim, destekledim. Toprak
oldum işte ben. Dönüştürdüm içimdekini, olgunlaşan tohumlarımı kendime geri
verdim. Harlanmış ateşimi gizleyip, sadece sezgilerimi izledim. Yazımdan
çıkanları okudum, sevdiklerimi sakladım. Şimdi son yazdım; sarıya çaldım.
Heyecanımın düşmesiyle ben, her şeyin geçici olduğunu da
anladım. O zaman sonbahar geldi bana; kederlendim ama vazgeçmedim. Her şey
çürümeye yüz tutmuşken eşelendim, ayırdım, ayıkladım ve arındım. Öze dönüştüren
Metal olup sadeleştim, hikayelerimi
basitleştirdim. İlhama giden bu belirsiz ve kopuk yolda kusurlarımı,
beklentilerimi, eskilerimi atıp, yeniye hazırlık için bir kez daha bekledim.