Canım, ceylanım, iki gözüm, sevgilim,
Tam bir ay iki gün oldu senden, pamuk ellerinden, ahu
gözlerinden ayrılalı. “Sizin oralara mektup kolayına gitmez,” dediler, “dağlarda,
yollarda kaybolur,” dediler, daha önce yazamadım. Haftaya bizim topal Hamdi’nin
Süleyman köye izne gidiyormuş, seni ne yapar eder bulur, mektubumu verir diye aldım
bir kağıt kalem, yazıyorum. Nasılsın kuzum, kınalım, bir tanem? İyi misin? Hoş
musun? Beni sorarsan; hasretinden bezgin, sensizlikten yorgunum. Seni çok
özlüyorum. Saatler geçmek bilmiyor, sanki damla damla akıyor. Sen nasılsın? Ne
yapıyorsun? Beni özlüyor, arıyor musun?
Burada hayat başka, insanlar bambaşkaymış ceylanım. Öyle
bize anlatıldığı gibi değilmiş. Doyacak ekmeğimiz, yatacak döşeğimiz olsa da,
her şey yavan, her yer yaban ve betermiş. Hele seni de görmeyince, bir gün
meğer ne zor geçermiş. Bugün yine saydım, tam bir ay iki gün olmuş, senden
ayrılalı; seni, mırıl mırıl sözlerini, yasemin kokulu ellerini bırakalı.
Canım, bir tanem, minik kuşum, sevgilim,
Dışarısı buz gibi, ayaz. İçim bir yangın yeri. Yokluğun
içimi yakıyor. Ateşimi söndürecek nice ırmaklar, çağlayanlar yetmiyor
buralarda. Her sabah gün ağarmadan kalkıp çıkıyoruz, yürüyoruz, yürüyoruz. Ayaklarım bedenimi taşımıyor. Mesafeler gözümde büyüyor. Beni
yürümek değil, yalnızlık yoruyor. Yollar ıssız, yollar sessiz. Sadece biz ve ayak seslerimiz. Bir
sağıma bakıyorum dağlar, bir soluma bakıyorum yine dağlar. Karlı, sisli, ulu
dağlar. Akşamları ateş yakıyoruz, etrafında ağıtlar, türküler söylüyoruz. Başka
başka yerlerden, bilmediğim içli türküler. Sesi yanık, yüreği yaralılar yan
yana gelip çığırıyorlar. Bana göre hepsi aynı, hepsi seni söylüyorlar.
Canım, tatlı dillim, fidan boylum, sevgilim,
Dün gece bir rüya gördüm. İçinde sen yoktun. Sen olsaydın
sabaha başka uyanırdım. Her sabah aynı buralarda. Karanlık, soğuk, boş, sensiz.
Bekliyoruz. Neyi beklediğimizi bilmeden bekliyoruz. Bir tek ben biliyorum. Ben
seni, sana kavuşacağım seheri bekliyorum sevgilim. Az kaldı. Bugün yine saydım.
Tam bir ay iki gün eksildi. Ömrümden değil gül yüzlüm, sana kavuşacağım günden.
Canım, civanım, yeşil gözlüm, çiçeğim,
Buluşacağımız güne hasret; minik ellerinden, saçının
telinden, gözlerinin bebeğinden öperim.
Böyle böyle çoğalsa mektuplar... :)
YanıtlaSilSeni buradan yakalayabildiğime çok sevindim. Geçenlerde Ig'de paylaştığını görmüştüm. İyi ki koymuşsun. Artık takipteyim. :) Eline sağlık. Sevgiler...
YanıtlaSil