Ben küçükken en çok oynadığımız oyun saklambaçtı. Mahallenin tüm çocukları bir araya gelip sabahtan akşama kadar oynardık. Oyuncağımız yoktu ama sokaklar bizimdi ve saklambaç en sevdiğimizdi. O gün sokağa son gelen ebe olur, bir duvarın önünde durup gözlerini kapar, elliye kadar sayarken diğer çocuklar da kaçıp bulunamayacaklarını düşündükleri bir yere saklanırdı. Herkes bir anda koşar, birbirini ittirerek evlerin girişlerine, merdiven altlarına, çöplerin arkalarına ilişirdi. Ebe saymayı bitirdiğinde gözlerini açıp, çil yavrusu gibi mahallenin dört bir yanına dağılanları bulmaya çalışırdı. Saklanan, ebe kendisini bulamadan kaleye gelip “sobe” derse kazanır, ebe saklananı görüp adını söyleyerek sobelerse ebe o olurdu. Eğer adını doğru bilemezse herkes bir ağızdan “çanak çömlek patladı” diye bağırarak ortaya çıkar, ebe arkasına dönüp tekrar saymaya başlardı. Siz de bilirsiniz, kural buydu, saklambaç böyle oynanırdı.
Ben hiç saklanmazdım. Ebe saymaya başladığında koşarak
uzaklaşmak, görünmeyeceğim bir kuytu bulmak yerine ebeyi izleyebileceğim,
yüzünü döndüğünde beni hemen göremeyeceği ama azıcık bakındıktan sonra fark
edip sobeleyebileceği bir noktada durur beklerdim. Saklanmak hoşuma gitmezdi.
Kolaylıkla görülen, hemen bulunan olmak isterdim. Adımın söylenmesini, seni
gördüm, denmesini beklerdim. Bir sonraki oyunda ebe olmak umurumda olmazdı.
Nasıl olsa başka biri tekrar ebe olacaktı, yine arkasını dönüp sayacak, sonra
da beni bulacaktı. Oyunun kurallarını yanlış bildiğimi düşünürdü arkadaşlarım,
ben hep ilk sobelenen olduğumda. Ya da
şaşkınlığımdan, küçük olduğumdan böyle yaptığımı sanır, her seferinde oyunu sabırla
anlatırlardı; bak, ebe saymaya başlayınca kaçacaksın, saklanacaksın, amaç
görülmemek, bulunmamak, derlerdi. Sanki ilk defa duyuyormuşçasına dinler, başımı
sallayıp, tamam, der, sonraki oyunda yine bildiğimi yapardım. Saklanmazdım. Saymanın
bitmesini, ebenin beni görmesini, adımı bağırmasını beklerdim. Görünen olmak
isterdim. İlk görülen. Hemen bulunan. Ortalarda olan. Adı söylenen. Hem de öyle
sessizce değil, bağırarak söylenen. Çanak
çömlek patlamadan, bir seferde tanınan.
Ailemin sekizinci çocuğuydum. Evde varlığıyla yokluğu fark
edilmeyen. Sekiz çocuk arasında çoğu zaman ismi unutulan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder