30 Nisan, 2018
Bavul
Hiç evlenmedim ben. Sadece çalıştım. Kendimi bildim bileli çalışıyorum. Ev geçindirme derdim yoktu ama aileme hep destek olayım istedim. Anne babamın tek kızıyım. Kızıydım. Onlar öleli çok oluyor. Çok sarsıldım peşpeşe kaybedince ikisini de. Yapayalnız hissettim kendimi. Kardeşlerim, kendi çocuklarım gibi benimsediğim yeğenlerim var ama aynı şey değil elbet. Herkes kendi hayatında. Çalışmak beni ayakta tuttu. Hayata karşı direncimi artırdı. Çok yoruluyorum, yıpratıyorum hatta kendimi. Ama bu arada da hiçbir şey düşünmüyorum. Unutmama yardım ediyor belki de. Bir de son yıllarda seyahat etmeye başladım. Ne özgürlükmüş! Kendi başıma değil, ona cesaret edemem. Ama çok sevdiğim arkadaşlarım, yakın akrabalarım var. Eşini kaybeden, işinden emekli olan katıldı bana. Onlara da önayak oldum sanki. Şimdi her fırsatta gidiyorum. Dünyanın gezmediğim yerini bırakmak istemiyorum. Oraların insanlarını, hayatlarını görmek istiyorum. Yaşım az değil. Üstelik yorgunum. Yine de durmak istemiyorum. Gidiyorum, gidiyorum...
29 Nisan, 2018
Yetiş
Bunun adı Hızır. Başını önüne eğdiğine bakma; güçlüdür, gayretlidir, utandırmaz, utanmaz. Beni her yere o götürür, koymaz hiç yolda. Koca dağları, tepeleri aşar; şırıl şırıl su kenarlarından iner; uzun yola hiç aldırmaz, gider. Çok yükümü çeker benim. Bir beni değil ki. Tarladan biçtiğimi, yolluk erzağımı, pazarlık mahsulümü de yüklerim sırtına. O çırpı bacaklarla ne ağırlıkları ne yollara taşır cancağızım da bir kez olsun gık demez. Emektarımdır o benim. Yollardaki yoldaşım, arkadaşım. Adına bir de şarkı yapmışlar diyorlar. Bilsem söylerim kulağına, anlar o. Az zorlasa benimle söyler bile. Candır o. Dosttur. Hızır'ımdır. Yetişir. Yetiştirir.
28 Nisan, 2018
Süs Püs
Kaç yaşındasın sen teyzecim? Japonlar yaşlarını hiç göstermezler. Asla tahmin edemem. Genelde de yaşlarından oldukça genç dururlar. Sen de mi öylesin acaba? Bana sorsan 55-60 arasındasındır derim. Doğrusunu öğrenme şansım yok. Tahminimi gerçeğin kabul etmek zorundayız. Sade, sakin, yorgun bir Japon kadını. Çok çalışan, ülkesinin prensipleriyle, kültürüyle, gelenekleriyle yaşayan, onun kalıplarına bürünmüş bir kadın. Boynuna taktığın kolye seni ele veriyor ama. Koyu renk erkeksi gömleğin üstüne geçirdiğin kalınca bir kolye. Kadınlığını mı farklılığını mı vurgulamak istedin? Sabah elin gidiverdi belki, hiç düşünmeden taktın boynuna. Sonradan fark ettin de evden çıktığın için çıkartamadın. Ucunda ne sallanıyor merak ettim. Onu da görme şansım yok. Belki bir boncuk, belki çocuklarının resmini saklayan minik bir kutu, belki de hiçbir şey. Öylesine bir kolye. Belki kolye bile denemez, kalın bir şerit. Senin gibi gösterişsiz, süssüz, dümdüz...
27 Nisan, 2018
Münzevi
Annem gittiğinden beri kedilerle yalnızım. Gün geçmek bilmiyor. Üst üste yığılı tozlu eşyaların loşluğunda tıkıldım kaldım. Bunalıyorum. Annem buradayken de çok farklı değildi. Daha da zordu daracık odada iki kişi yaşamak. Ama o hayatımdaki tek nefesken farkında değilmişim. Şimdi canım dışarıya da çıkmak istemiyor. Bütün gün buradayım, yatağın yanındaki koltukta, gözlerimi duvara dikip boş boş oturuyorum. Kimseyi görmek, konuşmak istemiyorum. Alışamadım buranın insanlarına, bütün gün içip sokaklarda gelen geçene sataşanlara. Annem olmasaydı bir gün bile kalmazdım. Fazla seçeneğim de yoktu gerçi. Kendi başıma bir kap yemek yapamazken - hoş neyle, hangi parayla yapacaktım - bu güne kadar nasıl yaşardım? Annem yok. Gitti. Başka kimsem de yok hayatta. Sadece kediler ve ben. Ha bir de kemanım..
26 Nisan, 2018
Tek Tabanca
Çok yorgunum. Yoo hayır, şikayet etmiyorum. Sakın yanlış anlamayın. Ama artık ilerleyen yaşımın da etkisiyle bunu iyice hissediyorum. En çok bedenim yorgun. Zihnimde hallettim herşeyi. Kabullendim. İşin o kısmında sorun yok, olmamalı. Ama beden de bir tür makina. Bir ömrü var. Yoruluyor, zorlanıyor; bakıma, dinlenmeye ihtiyacı oluyor. Elimden geleni yaptım ben. Dışardan bakılırsa belki daha da fazlasını. Hem evdeki işler, hem para kazanma zorunluluğu. Tek başıma... Herkese ve herşeye yetmek için. Böyle mi hayal etmiştim hayatı? Hayır. Sahip olduklarımı seviyorum ve her gün şükrediyorum. Ama daha farklı olabilirdi. Bu hayatı iki kişi paylaşmak üzere yola çıktık. Nereden bilebilirdim ki iki kişilik hayatı ben tek başıma sürdüreceğim. Sonra bu sayı da artacak, üç, dört olacak... Herşeyi düşünmek, karar vermek, planlamak, uygulamak, beğendirmek, yenilemek... Hepsi bende. Manevi destek var. Ama o kadar. Zaten o da olmasa! Bendeki bu sevgi olmasa... Bir kuşun kalbine konar gibi yerleşmiş bu merhamet duygusu... Bu acımak...
25 Nisan, 2018
Derin Mavi Gözlerin
Çok güzelsin çocuk. Gözlerinin derin mavisi beni içine çekiyor, sonsuza uzanan denizleri, başımın üstündeki gökyüzünü hatırlatıyor bana. Hem mavi hem iri hem de çok anlamlı. Uzun yıllar yaşamışsın, çok yollar görmüşsün, sayısız insan tanımışsın da edindiğin tecrübeyi, bilgeliği, olgunluğu gözlerinden dışarıya yansıtıyorsun sanki. Kim bilir yaşın daha da büyüdüğünde, o yılları gerçekten yaşadığında nasıl farklılaşacak o gözlerdeki anlam. Şimdi tekrar bakıyorum da yüzüne, hüzün de görüyorum gözlerinde sanki. Halbuki umut olmalı, neşe, canlılık, sevinç olmalı senin gözlerinde. Neredensin, hangi toprağın evladısın, bilmiyorum. Hafızanda hangi olayların izi var? Toprağının tarihinden de talihinden de etkileniyorsun ister istemez. Gözlerine onların da anlamı yükleniyor. Güzel gözlerine...
Epigraf
"Resimler yalan söylemez ama baştan sona bütün hikâyeyi de anlatmazlar. Onlar yalnızca geçen zamanın bir kaydıdır, dışardan görünüşün kanıtlarıdır."
Paul Auster - Yazı Odasında Yolculuklar
Paul Auster - Yazı Odasında Yolculuklar
24 Nisan, 2018
Başlıyorum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)