Ondan ayrılalı bir gün geçmedi, daha şimdiden özledim.
Haftalardır hazırlanıyordu bu gidişe. Odasını, bütün eşyalarını topladı, iki
bavula sığdırdı hepsini; kıyafetlerini, kitaplarını, fotoğraflarını. Geride hiçbir
şeyi bırakmadı. Üç ay sonra beni görmeye gelecekmiş, öyle diyor. Ama ben
biliyorum gelmeyeceğini, hiç dönmeyeceğini. Aklım
sizde kalıyor, demesine inanmıyorum; çocuk muyum, kanayım bu sözlere? Biraz
hüzün vardır içinde, o da alışmıştır; burada büyüdü sayılır, özleyecektir beni elbette.
Ama benim onu özleyeceğim kadar değil. Gitmesini ben istedim, o da hiç itiraz
etmedi, hemen kabul etti. Uzun zamandır bunu bekliyor gibiydi. Gözleri de
parladı mı ne, git artık, dediğimde?
Onsuz nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. Eve tıkılıp kaldığımdan
beri kaç kişi gelip duramadan gitti de bir o bırakmadı beni. Elim, kolum, aklım,
her şeyim oldu yıllar içinde. Bir Allah’ın kulunun yanıma uğramadığı günlerde hep
yanımdaydı. Çocuklar da güvendi tabii, nasıl olsa o vardı. Her biri diğerine eş
günlerim o geldikten sonra anlam buldu. Neşe getirdi varlığıyla. Tabii bütün bu
düşündüklerimden haberi yok. Ona söylemedim, tek kelime çıkmadı ağzımdan. Heyecanını
kaybetmesin diye üzüntümü belli etmedim. Sözümden geri döndüğümü düşünmesini
istemedim. Gurur yapardı, vazgeçerdi gitmekten. O, içi kıpır kıpır, kelebekler
gibi evin odaları arasında uçuşur toplanırken ben günlerce yataktan çıkmadım. Biraz yorgunum, dedim, bir şeyim yok, dinlenirsem geçer. İnanmadı
tabii. Beni en iyi o tanır; gözümden, bir sözümden anlar halimi. Fakat inanmış
gibi yaptı. Sorarsa, kal, dememden
korktu galiba.
Bu sabah çok erken, o daha gitmeden, camın önündeki koltuğa
oturdum, ellerim titreyerek bir veda mektubu yazdım.
Güzel kızım,
Uzun yıllardır beraberiz, benim için çok fedakarlık yaptın, her halimde
yanımdaydın. Hayatım kolay değil, bu zorluğa seni de ortak ettim. Sana
ihtiyacım vardı ve sen beni hiç geri çevirmedin, güçlüklere dayandın. Artık
kendi kanatlarınla uçma, yola çıkma vakti geldi. Elbette benim için çok zor
senden ayrılmak, bu hayatı sensiz yaşamak. Ama sana gitme demeyeceğim. Git. Hâlâ
gençken ve kendine bir hayat kurabilecekken istediğin gibi ve dolu dolu yaşa. Değişik
yerler keşfet, yeni insanlar tanı, aşık ol. Her ânının tadını çıkart ve
gidişinden bir gün bile pişman olma. Beni sakın düşünme. Şimdiye kadar verdiğin
emek ve gösterdiğin vefa için müteşekkirim. Bugüne kadar yaşadıysam,
sayendedir. Yolun açık olsun.
Yazdıklarımı birkaç kez okudum. Gözyaşlarım akarken, mektubu özenle katladım, odasında görüp bir gün lazım olur diye aldığım mor zarfa koydum, bavuluna sakladım. Bulduğunda arar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder