İki kişiler. Bir kadın bir erkek. Yaşları ellinin üstünde. Hatta
altmışlarına yakın. Yani bence. Yaş konusunda iyi tahmin yürütemem, ama
üniversiteyi bitirmiş oğulları olduğuna göre daha genç olamazlar. Erken yaşta
evlendiklerini sanmam. Birlikte büyüyen çiftlerin karşılıklı hoşgörüsü yok
aralarında. Bağrışmalarına bakılırsa. Bir de gözlerindeki pırıltı azalmış,
yüzlerindeki çizgiler çok derin.
İlk olarak hafiften müzik sesi geliyor. Bir piyanodan veya
kemandan çıkan romantik, yumuşak notalar. Her seferinde kanıyorum. Nihayet
barış ilan edildi diyorum. Onlar için seviniyorum. Ama sonra yanıldığımı
anlıyorum. Fazla sürmüyor müziğin sesi. Susuyor. Ardından telaşlı adımların,
topuklu terliklerin tıkırtısı, hışımla çekilen sandalyelerin gıcırtısı... Ve
başlıyor konuşmalar. Önce mırıltılar halinde. Teker teker. Sonra yüksek
perdeden ve çoğu zaman aynı anda.
Sesler yüksek de olsa boğuk geliyor. Kelimeler seçilmiyor. Ne
konuştuklarını anlamıyorum. Aralarındaki meselelerin birer birer üzerinden
geçiyorlarmış gibi geliyor bana. Sanki her akşam yeni bir konu gündeme alınıyor,
her iki taraf fikrini söylüyor ve her seferinde farklı görüşler öne sürüldüğü
için tartışma başlıyor. Ya da belki hep aynı konu üzerinde dönüp dolaşıyorlar. O
bir tek konuyu temcit pilavı gibi ortaya getiriyorlar. Olmayacak olanı
oldurmaya, inatla birbirlerine kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bir ümitle, belki
bu akşam benim sözüme gelir, bu sefer düşüncelerimi kabul eder, diyorlar. Bilmiyorum.
Anlayamıyorum.
Bu sabah asansörde karşılaştık. Kibarca birbirimizi
selamladık. Havadan, yağmurdan, bu sene kışın erken gelmesinden söz ettik.
Kapıcının tembelliğinden, bahçedeki kedinin –yine- doğurmasından şikayet ettik.
Benim kata gelince tutamadım kendimi. Akşamları
sesimiz çok geliyor mu, deyiverdim. Kusura
bakmayın, çocuk işte, tutamıyoruz, dedim. Bir an, kısacık bir an bulutlandı
gözleri, durdular. Hiç önemli değil, biz
de çocuk büyüttük, dedi kadın, alçak sesle. Adam başını eğdi, sonra yavaşça
kadına döndü, zoraki gülümsedi. Tamam, dedim, anladılar ve utandılar. Artık sakinleşirler,
bundan sonra tartışmazlar.
Ama olmadı. Oyunum tutmadı. İşte yine başladılar.
Nefis bir yazi.
YanıtlaSilKeyifle okudum, eline sağlık. :)
YanıtlaSilKomşuluk teması ne kadar çok malzeme veriyor değil mi? Ben de YY döneminde bir deneme yapmıştım. Linkini koyuyorum. Sevgiler Leylan...
https://mindmills.wordpress.com/2015/09/29/hih/
Seninki de çok sık karşılaşılan bir durum. Örnekler çoğalır. Eline sağlık :)
Sil