Onun o olduğunu anladığımda kalbim ağzıma geldi. Sonra
üzüldüm. Çok üzüldüm. Üzüntüm ona mıydı, şimdi çok geçmişte kalan güzel günlere
miydi, bilmiyorum. Tam otuz iki senedir onu görmediğimi hesapladığımda kendime
de üzüldüm. Geçen onca seneye. O hayatımdayken çok mu mutluydum, her şey çok mu
iyiydi? Hayır, değildi. Ama işte bunca zaman sonra, hele onu böyle yaşlanmış,
durulmuş, değişmiş görünce, o geçmiş günler kıymetli oluyor, hafızada güzelmiş
gibi canlanıyor.
Yalnızdı. Elindeki
büyükçe bavulu bir kenara bırakıp resepsiyonda
işlemlerini yaptırırken kimse yoktu yanında. Halbuki evlendiğini biliyordum.
Acaba ayrılmış mıydı, eşi ölmüş müydü? Ya çocukları? Hareketleri konuşması gibi
yavaş ve temkinliydi. Bu halleri bile değişmişti. Nerede o civa gibi atılgan,
yerinde duramayan, konuşurken hızından kelimeleri yutan adam? Hasta mı acaba,
diye düşündüm ama görünürde iyiydi, bir şeyi yoktu. Onu içten kemiren bir
hastalığı yoktuysa oldukça sağlıklı görünüyordu. Üstü başı yine özenli, şık;
pahalı olduğu belli kıyafetler içinde her şeye rağmen hâlâ hoş, yakışıklı. Bu
yaşında görenlerin bile, neyini sevdin bu adamın, diye sormayı akıllarına
getirmeyecekleri kadar çekici.
Sahi, nesini sevdim ben bu adamın? O gencecik yaşımda nasıl
peşine takıldım? Ailemi, evimi bıraktım da onun hayalleri uğruna dünyanın bir
ucunda niye yıllarımı geçirdim? Onun hayatını kendiminkinden daha çok
önemsedim? O zaman ben de mutluyum sanıyordum. Onunla olmak bana yetiyordu. Heyecanım,
cesaretim, aşkım vardı. Hayallerim olmasa da olurdu. Dünya yıkılsa, sadece o ve
ben kalsak, bana yeterdi. Öyle olmadığını, bir insanın başka bir insanın her
şeyi olamadığını, olmaması gerektiğini sonradan öğrendim. Tek kişinin hayatını
iki kişi yaşadığımızı, o hayatı iki kişilik yapamayacağımı anladım. Hem geç
oldu hem de güç ama onu bıraktım ve döndüm. Kendi yolumu kendim çizdim, bana
ait yeni bir hayat kurdum. Yeni ve yalnız bir hayat mutlu bir hayat mı demek? Ona
da cevabım hayır. Bilmiyorum. Kafamda her şey allak bullak, doğrular,
yanlışlar birbirine karıştı.
Şimdi arkasına dönse, beni görse, göz göze gelsek, beni
tanısa, yanıma gelse, hiçbir şey olmamış, onca sene geçmemiş gibi, kaldığımız
yerden, hayır, kaldığımız yerden değil, ta en başından, en güzel günlerimizden
başlasak, hatta yeniden tanışsak, konuşsak, gülsek, özlesek, sevsek... Mümkün
olur mu? Olursa eğer, ister miyim?
Yazdıklarını okudukça dönüp yeniden denemeler yazma isteği yükseliyor içimde. İyi ki yazıyor ve yayınlıyorsun. x.
YanıtlaSil